Uygun bir yerde alacağımız sabah kahvaltısının ardından, ABANT GÖLÜ’ne doğru yolculuğumuza devam ediyoruz. Abant Gölü’ne ulaştığımızda, meşe, köknar, dişbudak, çam, kavak, kayın ve gürgen ağaçlarının, dağ çiçeklerinin, meyveli bitkilerin arasında huzur bulacağınız ve bol bol oksijen soluyacağınız bu ortamda yürüyüşlerimizi gerçekleştiriyoruz. Her mevsimde ayrı güzelliğe sahip olan ABANT GÖLÜ’nde, muhteşem doğa manzaraları’nı fotoğraflarımıza ekleyip, GÖLCÜK GÖLÜ’ne hareket ediyoruz. İnternette ve sosyal medyada gördüğümüz o meşhur evin bulunduğu yer olan doğa cenneti Bolu Gölcük Gölü’nde, eşsiz göl ve doğa manzaralarını izleyebileceğimiz seyir teraslarında fotoğraflar çekip, yürüyüş parkurlarında gezintiler yapıyoruz. Yemyeşil ağaçlar ve ağaçların göle verdiği renk ile seyre doyum olmayan güzellikler içerisinde geçireceğimiz keyifli zaman sonrasında, yönümüzü ORMANYA DOĞAL YAŞAM PARKI`na çeviriyoruz.  Ormanya Doğal Yaşam Parkı projesine 2014 yılında başlanmıştır ve projenin planlaması 10 yıldan fazla zaman sürmüştür. Doğal çevresiyle 4 bin dönümlük alandan oluşan Ormanya Doğal Yaşam Parkı Dünya`nın üçüncü, Avrupa`nın en büyük doğal yaşam parkıdır. İçerisinde bulunan canlıların doğal koşullarına en yakın ortamda yaşamaları için tüm ihtiyaçların yerine getirildiği Ormanya Doğal Yaşam Parkı`nda, gelen ziyaretçiler için  tüm detaylar incelikle ve titizlikle planlanmıştır. Burada `Yüzüklerin Efendisi“ve“Hobbitler“ filmiyle ünlenen Hobbit Evlerinin bulunduğu alanı gezerek, bu güzel görüntüleri anılarımıza ekliyoruz. l oksijenli havasını soluyarak gezintimize başlıyoruz.Rehberimizin belirlediği saatte buluşarak akşam yemeği ve konaklamak için  Bursa’daki  otelimize geçiyoruz.

Otelimizde alacağımız sabah kahvaltısının ardından , Türk-Yunan Savaşı’nın son bulduğu MUDANYA ANLAŞMASI ile adı özdeşleşen  MUDANYA’ya geliyor ve MUDANYA MÜTAREKE EVİ’ni görerek, restore edilen tarihi binaları fotoğraflarımıza ekliyoruz. Sahilde yürüyüşlerimizi gerçekleştirip, bir sonraki gezi noktamız olan TRİLYE’ye geçiyoruz. Masalımsı güzelliği, tertemiz havası ve zeytinleriyle akıllarda yer eden Trilye’ye (günümüzde Zeytinbağı) varıyor ve ara sokaklarında yürüyüşümüze başlıyoruz. Fatih Camii, Eski Rum evleri, Ruhban Okulu’nu da gördükten sonra, Trilye’nin doyumsuz havasını son defa içimize soluyarak, bu şirin köyden ayrılıyor ve bir sonraki durağımız olan ULUABAT GÖLÜ, GÖLYAZI KÖYÜ’ne geçiyoruz. GÖLYAZI KÖYÜ, ULUBAT GÖLÜ kenarında göz kamaştıran bir balıkçı köyü. Kıyıya bir köprü ile bağlı durumda olan, sit alanı olarak kabul edilmiş kasabada verilecek serbest zamanda, gölün kenarında balık ağlarını ve kerevit sepetlerini onaran balıkçıları görebilirsiniz. Köy meydanında bulunan tarihi çınarın altında akşam çaylarımızı içip, Arnavut kaldırımlı dar sokaklarından ilerleyerek, tarihi kent duvarları arasında keyifli yürüyüşler yapıyoruz. Köyde nereye baksanız bir fotoğraf karesi sizi bekliyor. Gölde isteyen konuklarımız ekstra sandal sefası yapabilirler. Bu etkileyici ortamda geçireceğimiz güzel saatlerden sonra, dönüş yoluna geçmeden önce son durağımız olan Cumalıkızık Köyü’nü görüyoruz. CUMALIKIZIK, Osmanlı kır mimarisinin örneklerini Türkiye’de en iyi yaşatan köydür. Köyün en büyük özelliği ve güzelliği tarihi evleridir. Sokaklarında hayranlıkla gezerken birçok çeşme, ahşap bezemeli camii, kubbeli bir hamam göreceksiniz. Tarihi evleri gördükten sonra, köy içinde serbest zaman veriyor ve bu esnada köylü hanımlardan yöresel ürünler alma imkanına sahip olacaksınız. Gezimizin ardından dönüş yolculuğumuza başlıyoruz. Bir başka Saporta Tour etkinliğinde tekrar görüşmek üzere siz değerli misafirlerimiz ile vedalaşıyoruz.